Seni korkutan kabus gelmeyecek çünkü zaten geldi! Yeter ki biraz aşağıya bir bak ve onu günlük yaşamının ta içinde bütün adi detayların altında göreceksin. Hem de bütün yönleri ile… Diğer Apokaliptik bakışını görebilmek için kendi iradenle o detaylara giriyorsun… Yaşadığımız hayatın sanki iki boyutu var: birincisi süreduran (atıl) bilinç, ikincisi ise bilincin yaralarına bakarak cehennemi görmek. Merkür bize böyle diyor…
Merkür güneşe en yakın gezegen olmasıyla birlikte sıcaklığı da diğerlerine kıyasla en yüksek olandır. Yeryüzünün standartlarına göre o adeta bir cehennem parçasıdır, o aynı zamanda 28 Ocak 2011 tarihinde polislerin püskürtülmesine tanıklık eden bir subaydır. O olayların üstünden on yıldan fazla bir zaman geçti… Mısır şimdi gizli bir işgalin altında ve eski polis güçlerinden kalanlarla halk Kahire’nin yıkıntıları içinde direnişin başını çekiyor. Her gün rastgele katliamlardan bir cehennem oluşturulmakta ve meşhur Ocak olaylarından sonra yaşanan kıyımlar süratle yoğunlaştırılmakta… Bunlar kabus gibi bir gelecekte çoktan gerçekleşmiş olan ‘karşı devrimin’ hayal ve saplantıları.
‘Anbar Gezegeni’ ve ‘Ejderha Yılı’ adlı romanlarından sonra, Muhammed Rabi hakim konusu gerçek anlamda Ütopya değil de tam tersi distopya olan nefes kesen anlatımına tam anlamıyla siyasi bir fantezi olan ikinci romanı Merkür’de devam ediyor. Geleceğin Zifiri karanlık dünyası ve cehennemin arkasında gizli olan dünya arasında yolculuk yapıyor.
Külbe-i ahzân’ında âh ü fizâr bir Simurg. Ehl-i hikmet muhibbi ve hakikat arayıcısı bir yolcu. Uluslararası ilişkiler, ilahiyat, dinler tarihi ve felsefe alanlarıyla iştigal eder, hududü’l...
DETAYLAR