Geçen asrın tarihini batılılar yazdı. Ülkelerin sınırlarını onlar çizdi. Dünyanın en büyük kıtası Afrika’yı onlar haritalarda küçülttü. Dünyayı nasıl görmemiz gerektiğini onlar filmleriyle bize öğretti. Kızılderilileri bize kovboy filmleri ile onlar kötü ve vahşi olarak gösterdi. Afrika kıtasının aç, fakir ve yamyamlarla dolu olduğu imajını bize hep onlar enjekte etti. Bilinçaltımızı komplolarla onlar doldurdu. Arap dünyasına, Afrika’ya, Latin Amerika’ya, Asya’ya hep onların gözüyle baktık. Kısacası dünyaya halen onların bize taktığı at gözlükleri ile bakmaya devam ediyoruz…
Ama fazla da haksızlık etmeyelim son 20 yıldır Afrika’ya düzenlenen geziler ve okuduğumuz muhalif yazılar sayesinde dünyayı yeni keşfetmeye başladık. Hatta Afrika’ya tek tük de olsa tam keşfedeler kıtaya yerleşmeye başladı.
Şimdi uyanma ve batının yalanlarını görme zamanı. Coğrafyamızın sınırlarını belirleyenlere karşı sınırları ve haritaları yüzlerine fırlatma vakti… Hakikatlere koşma ve gözlerimize çekilmiş perdeleri yırtıp atma zamanı geldi, geçiyor…
Son olayla bile Somali’yi yine onların gözünden okumaya ve görmeye başladık. Demek ki, halen onların iğdiş ettiklerini zihinlerimizin pisliklerinden kurtulamadık. Asıl sorulması gereken soruları sormayı unuttuk, bir vaveylanın peşinde dörtnala koşuyoruz…
Somali’ye yardım yapılmasın demiyorum. Bilakis elde avuçta ne var ise yapalım amma Somali’yi bu hale sokanlardan artık hesap sormanın zamanı geldiğini bilelim… Mesela şu soruların cevaplarını mutlaka arayın ve bulun;
1-Dünyanın en büyük kıtası olan Afrika’nın tabiî zenginlikleri neden gizleniyor?
2-Çok geniş balta girmemiş ormanlara ve yüksek dağlara sahip olan Afrika’dan neden hep çöl alanlar gösteriliyor?
3-30-40 yıl önce kıtada kıtlık ve açlık yok iken, bugün neden kendisine hatta dünyaya yetecek kıta açlıktan kırılıyor?
4-91-94 yılları arasında 34 ülke Somali’ye neden bir saldırı düzenlemişti?
Siz bu soruların ve benzeri daha birçok sorunun cevabını düşünürken, size kısaca Somali’yi anlatmaya çalışacağım.
Somali denince akla ilk gelen şey! Fakirlik ve yoksullukla boğuşan bir ülke. Sıcak bir hava, görünmeyen bulutlar ve koca bir çöl arazide aç ve fakir insanlar… Peki, Somali hakikaten böyle bir yer mi?
BİRAZ TARİH…
Somali’de ilk insan izleri miladdan önce 9 bin yıllarına kadar uzanıyor. Ülkenin kuzeyinde bulunan mağaralardaki resimler ve figürleri buna işaret ediyor. Bu mağaraların en meşhuru Laas Geel Kompleksi olarak biliniyor ve Hargeisa şehrinde bulunuyor. Somali’nin kuzeybatısındaki Somaliland bölgesinde bulunan Hargeisa, aynı zamanda çok kadim medeniyetlere beşiklik etmiştir.
Laas Geel’de bir deve resmi…
Bugün ortaya çıkan kalıntılar Somali’de kurulan şehirlerin geçmişte hep koca surlarla çevrili olduğunu ve kadim Mısır, Yunan, Roma, Pers, Hind ve Çin imparatorluklarının önemli ticaret merkezi olduğunu gösteriyor. Punt krallığının da bir zamanlar beşikliğini yapan Somali, İslam’dan meşhur Habeşistan krallığının ana merkeziydi. Habeşistan krallığı, Somali, Cibuti, Etiyopya ve Sudan’ın büyük bir kısmını içeriyordu.
17. yüzyılda Hafun’da yapılmış bir cami…
İlk Müslümanlar bir zaman Somali’ye bağlı olan Cibuti üzerinden Haşebistan’a hicret etti. Burası Bilal-ı Habeşi’nin ülkesinin bir parçasıydı. İslam’ın ilk yayıldığı yerlerden biridir Somali. Halkı toplu olarak Hıristiyanlık başta olmak üzere diğer bağlı bulundukları dinleri bırakıp İslam’ı seçti.
Adal sultanlığı kalıntıları…
Somali toplu halde Müslüman olduktan sonra ülkede birçok sultanlıklar kuruldu. Ülkenin hemen her yerinde medreseler, hastaneler, hanlar, camiler ve saraylar inşa edildi.
Somali, Arap-Müslüman kabile yapısına sahip olması hasebiyle Moritanya’yı andırıyor. Kabilelerin geneli Arapça konuşur. Ülke bir Afro-Arap devleti olarak 1974 yılında Arap Birliği’ne girdi.
13. yüzyılda inşa edilmiş olan Fahruddin Camii kalıntıları
Şafii mezhebinin ağırlıklı olduğu ülkede, -her ne kadar son yıllarda Suudi Arabistan’ın desteğiyle bölgede selefilik giderek yaygınlaşıyorsa da- tarikatların çok büyük etkisi var. Somali’de başlıca Sufi grupları, Kadiriye, Ahmediye ve Salihiye’dir. Kadiriye daha 15. yüzyılın başlarında Harar’da yayılmaya başladı. Onun kollarından biri olan Üveysiye, Doğu Afrika’nın tamamında etkindi. Ahmediye, Ahmed b. İdris el-Fasi (1760-1837) tarafından kuruldu ve Somali’ye Ali Maye Durogba tarafından getirildi. Muhammed b. Salih tarafından 1887’de kurulan Salihiye ise Mekke’den dönerek İslam’ın arındırılmasını vazeden Muhammed b. Abdullah (Abdille Hasan)’ın ortaya çıkmasına yol açan tarikattır. O, İngiliz hâkimiyetine karşı savaş ilan etti. 4 kez İngilizlerle Somali sahillerinde çetin savaşlar yapıldı. Çanakkale’de verilen bir savaşın bir benzeri Somali Dervişleri tarafından burada İngilizlere karşı verildi. Birinci Dünya Harbi esnasında Osmanlı’nın yanında yer aldı Somali. Emperyalistlere karşı verdiği çetin mücadeleden dolayı hiçbir zaman sömürge devleti olmadı. Afrika kıtasında batılı emperyalistlerin sömürgesi olmayı kabul etmeyen tek Müslüman ülke Somali, daha sonra bunun acısın hem geçmişte hem de bugün çok kötü şekilde çekiyor.
İngilizler 1920 yılında karada, havadan ve denizden Somali’yi bombalamaya başladı. Somalili Müslüman dervişlerin başkenti Talih İngiliz uçakları tarafından havadan saldırılarla yerle bir edildi. Binlerce Müslüman bu saldırılarda hayatını kaybetti. Müslümanlara ait ne kadar tarihi eser var ise yok edildi. Böylece ülke birkaç ay içinde çok ağır silahlar kullanan İngilizlerin eline geçti. Ardından 1927 yılında ülkenin bir kısmı İtalyanların işgali altına girdi. 1960 yılında İtalyan ve İngiliz işgali altındaki Somali birleşerek Somali Demokratik Cumhuriyeti adını aldı. 1966’da General Siyad Barre bir askeri darbe yaptı ve yönetime el koydu. Somali’nin sosyalizme bağlı olduğunu ilan etti ve destek için yüzünü Sovyetler Birliği’ne çevirdi. Soy ve kabile bağlarını bastırmaya çalışarak ulusal birlik çağrısı yaptı. Devlet başkanı etrafında bir kültü oluşturulmaya başlandı. 1975’te Müslüman dini liderler idam edildi. Kabile bağlarını yok etmek için Barre tüm yolları denedi. Buna rağmen soy eğilimleri devam etti ve sonuçta yönetim de kendini hem sosyalist hem de Müslüman saydı. 1991’de Siyad Barre devrildi ve böylelikle Somali, o zamandan itibaren merkezi hükümetsiz kaldı. Kabile temelli milisler ülkeyi yönetmeye başladı. 1991-1994 yılında Birleşmiş Milletler ve ABD 34 ülke ile Somali’ye müdahalede bulundu. Çünkü Somali’nin yeniden İslamcıların eline geçmesi onları çok korkutuyordu. ABD meşhur Hollywood her zaman olduğu gibi Somali konusuna da el attı ve Black Hawk Down filmini çekti. Böylece zihinlerde yine Somali ile ilgili olarak bu filmin bıraktığı kırıntılar kaldı.
Ülkede bugün İslami gruplar çok etkin. 10’un üzerinde İslami grup bulunuyor. Bunlardan bazıları şunlar: Sufi gruplar (Kadiriye, Ahmediye ve Salihiye), Ehli Sünne ve’l Cemaat, İttihad İslami, Afrika Boynuzunda Islah Hareketi, İslami Mahkemeler Birliği, Kitap ve Sünnete Bağlılık Cemaati, Mücahid Şebab (Mücahid Gençler) Hareketi, Hizbu’l İslami (İslam Partisi), Somali’nin Kurtuluşu Birliği ve Somali Âlimler Birliği. Ülkede İslami grupların bu kadar etkin olmasına rağmen birlik sağlanamamasının ve bir hükümetin oluşturulmamasının inanın çok basit nedenleri bulunuyor. Bugün iktidarda bulunanlarda onlara karşı savaşanlarda Müslüman. Durum Afganistan’da bir zamanlar Gulbettin Hikmetyar ile Burhaneddin Rabbani arasında yaşanan kavgaya çok benziyor. Şeyh Şerif Şeyh Ahmed başkanlığındaki Somali geçici hükümeti Cibuti ve Kenya gibi bölge ülkelerinden destek görüyor. Eritre ise Somali İslami Partisi ile Mücahid Gençler Hareketi’ni destekliyor. ABD ve batı çok stratejik olarak gördükleri Somali’de İslami gruplar arasında bir ittifakın olmaması Kenya ve Etiyopya üzerinden yer yer Somali’ye saldırıyor ve fitne yayıyor. Ülkenin büyük bir bölümüne Mücahid Gençler Hareketi hükmediyor. Hatta Başkent Mogadişu bile geçici hükümet ile Şebab hareketi arasında pay edilmişti.
SOMALİ NEDEN ÖNEMLİ?
Afrika boynuzu olarak adlandırılan Somali, kıtadaki en uzun sahil şeridine sahip. Arazisi genel olarak platolar, düzlükler, dağlar ve yaylalardan oluşur. Kadim dünyanın en önemli ticaret merkezlerinden olan Somali, günümüzde halen aynı özelliğini korumaktadır. Tarihi İpek Yolu’nun Afrika kolu Somali’den geçiyordu. Önemli altın ve petrol rezervlerine sahip olan ülke, iç kaostan dolayı bir türlü yer altı zenginliklerinden faydalanamıyor. Hind Okyanusuna sıfır olan uzun sahiline rağmen balıkçılık ticaretinden istifade edemiyor. Verimler topraklarına rağmen insanlar kuraklığın ve çölün olduğu bölgelere savaş adı altında bilerek sürülüyor. Kızıldeniz’den geçen gemilerin de önemli bir uğrak yeri Somali, iç keşmekeşten dolayı bu ticaretten de yeterli kârı elde edemiyor.
Somali’den geçen İpek Yolu haritası…
Mısır, Etiyopya ve Kenya Somali’nin kendi topraklarının bir parçası olduğunu iddia ederken ABD başta olmak üzere Batı da Somali’yi kimseye kaptırma niyetinde görünmüyor. Amerika yıllardan beri çok stratejik bir konumda bulunan Somali’yi tamamen denetimi altına almak için 10. Paralel’deki “Twin Pillar Policy” adı altında bir güvenlik kordonu oluşturmayı düşünüyor. ABD Başkanı Nixon döneminde ortaya atılan bu proje bir türlü yürürlüğe girmedi. ABD şimdi bu politikayı farklı şekillerde uygulamaya sokmak istiyor. Yüzölçümü hemen hemen Türkiye kadar olan Somali’de 9 milyon insan yaşıyor…
Somali yazısı daha uzamadan burada keselim. İnşaallah ileriki günlerde vakit bulursak, Somali’deki İslami Hareketler ve ülkenin bugün içinde bulunduğu konumu size daha detaylı aktarmaya çalışacağız. Bunları anlatmamın nedeni de Somali’deki hastalığın sebebinin belli olması ve yanlış ilaç ile tedaviye kalkışılmamamısıdır…
Külbe-i ahzân’ında âh ü fizâr bir Simurg. Ehl-i hikmet muhibbi ve hakikat arayıcısı bir yolcu. Uluslararası ilişkiler, ilahiyat, dinler tarihi ve felsefe alanlarıyla iştigal eder, hududü’l...
DETAYLAR