Filistin devletine doğru: Muhammed İkbal’den tavsiyeler

Filistin’in devlet olarak tanınmasına sayılı günler kaldı. 120’den fazla ülke Filistin’i tanımaya hazırlanırken, bölgede yine büyük oyunlar oynanıyor. Bu kış çok soğuk ve uzun geçebilir. Müslüman halklar ve devletler bu kez emperyalistlerin oyununa gelmeden ümmet bilinci içinde Filistin meselesine sahip çıkmasını bilmelidir. Bunun için de yakın geçmişi çok iyi bilmemiz gerekiyor ki, bir daha aynı delikten ikinci kez ısırılmayalım.

Filistin topraklarında bir Siyonist devlet fikri 1917 yılında “Balfour Deklarasyonu” ile ilk kez İngilizler tarafından ortaya atıldığında Hindistan’dan Cezayir’e tüm İslam dünyası bu düşünceye sert tepki vermiş ve Müslüman düşünürler İngilizleri kınayan yazılar kaleme almışlardı. Çünkü İslam ümmeti Filistin’i tamamen Müslümanların bir meselesi olarak görüyordu. İngilizler de diasporadan binlerce yıl sonra kurdukları “Katır Birliği” ile kendilerine Çanakkale başta olmak üzere birçok cephede Osmanlı’ya karşı destek veren Siyonistlere verdiği devlet vaadinden vazgeçmedi.

İngiltere Ulusal Birliği Başkanı Matmazel Margaret Farquharson’un 1937 yılında Siyonistler lehine ve Filistinliler aleyhine yayımladığı bir rapor, hasta yatağında olan ünlü Müslüman düşünür ve şair Muhammed İkbal’i çileden çıkarmıştı. İkbal vefatından birkaç ay önce bayan Farquharson’a yazdığı mektupta, “Filistin, Araplar bu topraklara sahip olmadan çok uzun zaman önce buraları kendi özgür iradeleriyle terk eden Yahudilere de ait değildir. Siyonizm de dini bir hareket değildir. Doğrusu bir hareket olarak siyonizmin Yahudilere bir vatan kurmak için değil de, İngiliz emperyalizmine Akdeniz havzasında zemin sağlamak amacıyla kurulmuş olduğudur” dedi.

Filistin meselesinin Müslüman devlet adamlarının yüzleşmesi gereken hem dini hem de siyasi açıdan öncelikle bir uluslararası sorun olduğunu belirten İkbal, Müslümanları o dönemler Cemiyeti Akvam (Milletler Cemiyeti) olarak adlandırılan bugünün Birleşmiş Milletleri’ne karşı uyanık olmaya çağırıyordu. Milletler Cemiyeti’nin Anglo-Fransız ve “sözde” bir kuruluş olduğuna işaret eden İkbal, bu kuruluşun Siyonistlere Filistin topraklarında bir devlet tanıması halinde Müslümanlar başta olmak üzere doğu milletlerinin kendi “Milletler Cemiyeti”ni kurmalarını önerdi. İkbal, yeni Milletler Cemiyeti’nin merkezinin de İstanbul veya Tahran olmasını tavsiye ediyordu.

Mektubunda, emperyalistlerin yıllardır İslam coğrafyasında sürdürdükleri ucuz oyunlara dikkat çeken İkbal, “Yahudilere münbit, Araplara ise dağlık çöllerden bir parça toprak ve para verme teklifi, Arapların politik tavrı terk etmelerine sebep olmuştur” diye yazdı. Yakın Doğu (bugünkü Ortadoğu)’da neler olup bittiğini anlayan herkes Filistinlilere yapılan haksızlığı ikrar edecektir diyen Muhammed İkbal, batılı devletleri Arapların onurlarını zedeleyen davranışlardan uzak durmalarını öğütledi ve bu oyunlarını sürdürmeleri halinde kendi mezarlarını kazacaklarını kaydetti.

Muhammed İkbal mektubunda Müslüman devletleri de Ortadoğu’da oynanan oyunlar konusunda uyanık olmaya davet eder ve bundan ders çıkarmaları konusunda tavsiyede bulunduktan sonra da son olarak şunları not düşer, “Yaşananlar çok açık şekilde göstermiştir ki, Yakın Doğu’daki halkların siyasi birliği, Türklerin ve Arapların yeniden bir araya gelmesine bağlıdır. Türkleri, Müslüman dünyadan uzak tutma politikası hâlâ uygulanmaktadır. Türklerin İslamiyet’ten çıktıklarını o zaman da duyardık; şimdi de duyuyoruz. Bundan daha büyük bir yalan yoktur. Bu şeytani propagandanın ağına ancak, İslam hukukunun geçmişi hakkında hiçbir fikri olmayanlar düşer. Dini bilinçleriyle Asya milletlerini birleştirerek İslam’ın yayılmasını sağlayan Araplar, Türklerin bölgeden çekildikten sonra başlarına gelenleri asla unutmamalıdır.”

Muhammed İkbal başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında Müslüman düşünürlerin uyarılarına rağmen yeni yeni doğmakta ve toparlanmakta olan Müslüman ülkeler, Filistin topraklarında bir Siyonist devletin kurulmasına engel olamadı ve 1947 yılında BM tarafından İsrail devletinin kurulması kararlaştırıldı.

TURAN KIŞLAKÇIGazeteci, Yazar

Külbe-i ahzân’ında âh ü fizâr bir Simurg. Ehl-i hikmet muhibbi ve hakikat arayıcısı bir yolcu. Uluslararası ilişkiler, ilahiyat, dinler tarihi ve felsefe alanlarıyla iştigal eder, hududü’l...

DETAYLAR
ARŞİV