Dostlara ne oldu?

 

Kimsede dostluk eseri kalmadı; sevenlere ne oldu?

Dostluk ne zaman son buldu? Dostlara ne oldu?

 

Ab-ı hayat bulandı; ardındaki Hızır nerede?

Gül dalından kan damlıyor; bahar esintilerine ne oldu?

 

Dostluk hakkını hukukunu gözeten kalmadı.

Hakseverler ne hale düştü? Sevenlere ne oldu?

 

Mertlik madeninden gelen yakut, kayboldu gitti,

Güneşin parıltısına, rüzgarın, yağmurun çabasına ne oldu?

 

Mihribanların ve Şehriyarların toprağıydı bu diyar,

Mihribanlığın başına ne geldi? Şehriyarlara ne oldu?

 

Tevfik ve keramet ülkesi ayaklar altında darmadağın,

Kimse gelmez oldu er meydanına. Süvarilere ne oldu?

 

Yüz binlerce gül açardı, kuş cıvıltısı vardı her yerde,

Ne geldi bülbülün başına, güllere ne oldu?

 

Zühre güzel besteler yapmaz olmuş; udu mu yandı acep?

Kimsede sarhoşluk zevki kalmadı. Mey içenlere ne oldu?

 

Hafız, kimse bilmez ilahi sırları; sen de susss!

Kimden sorarsın ki sen; “Feleğin dönüşüne ne oldu?”

 

 

Hafız-ı Şirazi

 

Tercüme: Üstad Mehmet Çelik ve Tilmiz Turan Kışlakçı

 

Xxxxxxxxxxxxx

 

Bakıp cemâl-i yâre çağırırım dost dost

Bakıp cemâl-i yâre çağırırım dost dost
Dil oldu pâre pâre çağırıram dost dost

Aşkın ile dolmuşam zühdümü yanılmışam
Mest-i müdâm olmuşam çağırırım dost dost

Mescid ü meyhânede hâne vü vîrânede
Kâ’be’de  büthânede çağırırım dost dost

Sular gibi çağ u çağ dolaşırım dağ u dağ
Hayrân bana sayru sağ çağırırım dost dost

Geldim cihâna garîb oldum güle andelîb
Her dem ciğerim delip çağırırım dost dost

Dünyâ gamından geçip yokluğa kanat açıp
Aşk ile dâim uçup çağırırım dost dost

Aradığım cândadır cânda vü hem tendedir
Bilir iken bendedir çağırıram dost dost

Gâh düşerem mutlaka gâh asl u gâh mülhaka
Bakıp kamudan Hakk’a çağırıram dost dost

Dolunmaz ol hâl u hat minel-ezel tâ ebed
Onulmaz asla bu derd çağırıram dost dost

Hep görünen dost yüzü andan ayırmam gözü
Gitmez dilimden sözü çağırıram dost dost

Deryâ olunca nefes pârelenince kafes
Tâ kesilince bu ses çağırıram dost dost

Gökler gibi dönerim gün gibi dolanırım
Devr ile eğlenirim çağırıram dost dost

Ne yerdeyim ne gökte ne mürdeyim ne zinde
Her yerde her zamânda çağırıram dost dost

Geldim o dost ilinden koka koka gülünden
Niyazî’nin dilinden çağırıram dost dost

 

Niyazi Mısri

 

TURAN KIŞLAKÇIGazeteci, Yazar

Külbe-i ahzân’ında âh ü fizâr bir Simurg. Ehl-i hikmet muhibbi ve hakikat arayıcısı bir yolcu. Uluslararası ilişkiler, ilahiyat, dinler tarihi ve felsefe alanlarıyla iştigal eder, hududü’l...

DETAYLAR
ARŞİV